CHP’de Üyelik Tartışmaları ve Küçük Olsun Benim Olsun Anlayışı
Cumhuriyet Halk Partisi, tarihinde belki de ilk kez tabanın sesini bu kadar doğrudan duyabileceği bir sürece girdi. Partinin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için ön seçim yapma kararı, CHP’nin daha demokratik bir işleyiş benimsemesi açısından önemli
Siyasi Projektör
-
Cumhuriyet Halk Partisi, tarihinde belki de ilk kez tabanın sesini bu kadar doğrudan duyabileceği bir sürece girdi. Partinin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için ön seçim yapma kararı, CHP’nin daha demokratik bir işleyiş benimsemesi açısından önemli bir adım. Ancak bu sürecin başlamasıyla birlikte, bazı kesimlerin sergilediği tepkiler de düşündürücü. Özellikle yeni üye kazanma kampanyasına karşı çıkanlar, geçmişte farklı siyasi görüşlere sahip olmuş veya CHP ile mesafeli durmuş kişilerin üye yapılmasını eleştiriyor.
Bu eleştirilerin temelinde, CHP’yi yalnızca belirli bir zümrenin “malı” gibi gören anlayış yatıyor. Oysa parti içi demokrasi, sadece yıllardır CHP’nin içinde olanların söz sahibi olmasıyla değil, toplumun geniş kesimlerinin partiyi sahiplenmesiyle güçlenir. “Geçmişte şu partideydi”, “Zamanında CHP’ye şöyle bir eleştirisi vardı” diyerek insanları dışlamak, partiyi kitle partisi olmaktan çıkarır ve küçük bir çevrenin siyasi kulübüne dönüştürür.
Eğer CHP, gerçekten Türkiye’yi yönetmeye talip bir parti olmak istiyorsa, kendi içine kapanarak değil, toplumu kucaklayarak bunu yapmalı. Bugün AKP iktidarına son vermek isteyen milyonlarca insan var ve bunların hepsi CHP’nin çekirdek kitlesinden gelmiyor. Bu insanlara “Sen geçmişte şurada bulunmuşsun, seni kabul etmeyiz” demek, CHP’yi büyütmek değil, aksine dar bir çerçeveye hapsetmek anlamına gelir.
Geçmişte farklı siyasetlerde bulunmuş, farklı düşünceler dile getirmiş insanlar bugün CHP’ye katılıyorsa, bu aslında bir başarıdır. Çünkü bu, CHP’nin artık sadece kendi dar kadrosuna değil, toplumun geniş kesimlerine hitap ettiğini gösterir. Bugün CHP’ye üye olan ve ön seçimde oy kullanacak insanlar, yalnızca bir cumhurbaşkanı adayını belirlemeyecek, aynı zamanda partinin iktidar hedefini de güçlendirecek.
Türkiye’de siyaset, değişim ve dönüşüm sürecine açık olmak zorunda. Küçük olsun ama benim olsun anlayışı, CHP’yi iktidar yapmaz. Aksine, yıllardır yaşanan kısır döngüyü tekrar ettirir. Bugün önemli olan, partinin kendi içine kapanmadan, halkla bütünleşerek yol almasıdır. CHP, eğer gerçekten bir iktidar alternatifi olmak istiyorsa, büyümeyi, değişimi ve kapsayıcılığı bir tehdit olarak değil, bir fırsat olarak görmelidir.
