Yazar - Siyasi Projektör
Okuma Süresi: 3 dk.

Siyasi Projektör
-Son günlerde CHP’li bazı belediye başkanlarına yönelik yürütülen soruşturmalar, kamuoyunda büyük bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Kimi çevrelere göre bu süreç, hukuk devleti ilkeleri içinde yürütülen meşru bir adalet arayışı; kimilerine göre ise siyasallaşmış bir operasyonlar zinciri. Oysa asıl soru şu: Bu operasyonlar neye hizmet ediyor ve kimi güçlendiriyor?
AK Parti cephesinden yapılan açıklamalarda, "Biz savcılığa liste vermedik, kendi içlerinde birbirlerini ihbar ettiler" savunması ön planda. Bu yaklaşım, sürecin siyaset kurumunun dışındaki aktörlerce yürütüldüğünü vurgulamak için öne çıkarılıyor. Ancak sosyal medyada ve kulislerde dönen eleştiriler, bu açıklamaları yeterli bulmuyor. Zira gözaltılar ve operasyonlar ilerledikçe kamuoyunun önemli bir kısmında şu algı güçleniyor: “Delil toplanmadan önce süreç başlatıldı, süreç ilerlerken delil aranmaya başlandı.”
CHP’ye yönelik her yeni operasyon, sadece muhalefet bloğunu daha da sıkılaştırmakla kalmıyor; aynı zamanda AK Parti’ye geçmişte oy vermiş daha liberal ve merkez sağ seçmeni de rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık, “hukukun araçsallaştırıldığı” düşüncesiyle daha da büyüyor. İşte bu noktada, AK Parti içinden dahi “Bu operasyonların bize faydası yok, hatta zarar veriyor” görüşlerinin dillendirilmesi dikkat çekici hale geliyor.
Sosyal medya üzerindeki yorumlar ise kamplaşmanın geldiği noktayı açıkça ortaya koyuyor. Bir kesim, operasyonların zamanlamasını ve kapsamını “kumpas” olarak değerlendiriyor. Örneğin bir sosyal medya kullanıcısı, gözaltına alınan Büyükçekmece Belediye Başkanı hakkında 14 ay öncesinden yapılan bir paylaşıma dikkat çekerek sürecin önceden planlandığını iddia ediyor. Diğer yandan ise hukuku romantize eden muhaliflerin, gerçekliği görmekte zorlandığı belirtiliyor.
Bu tartışmanın iki tarafı da kendince haklı gerekçelere sahip olabilir. Ancak ortada şu gerçek duruyor: Hukuk devleti ilkesi, yalnızca yargı kararlarının değil, bu kararların kamuoyunda yarattığı algının da dikkate alınmasını gerektirir. Hukuk işlemiş olsa bile, kamuoyunda adil bir süreç yürütüldüğüne dair kanaat oluşmamışsa, o sürecin meşruiyeti de zedelenmiş olur.
Sonuç olarak; ister AK Parti içinde yapılan hamleler olsun, ister bağımsız yargı organlarının adımları, bu sürecin sonunda kazanan kim olacak bilinmez ama görünen o ki siyaseten tarafsız kalması gereken adaletin, kamuoyu nezdindeki itibarı giderek aşınıyor. Ve bu aşınma, sadece muhalefete değil, iktidara da uzun vadede zarar veriyor.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları