Yazar - Sedat ULUSOY
Okuma Süresi: 4 dk.

Sedat ULUSOY
sedatulusoyy@gmail.com - 05424597661Zaman zaman seçim sonuçlarını, siyasi tercihleri ya da vatandaşın tutumunu yalnızca anketlerle, grafiklerle yorumlamaya çalışıyoruz. Oysa gerçek, bazen bir cenazede, bir afet alanında ya da bir mahalle kahvesinde çok daha net okunabiliyor.
Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bir sel felaketi bunun somut bir örneğiydi.
Trabzon’un Akçaabat ilçesine bağlı bir mahallede selde hayatını kaybeden bir vatandaşımızın cenazesinde, adeta bir toplumsal tabloya tanıklık ettik.
Sadece acı değil; kamuya olan güven, aidiyet ve temsil duygusu da oradaydı.
Bazı siyasi parti temsilcileri oradaydı, ama sadece milletvekilleri değil.
İlgili bakanlar, büyükşehir ve ilçe belediye başkanları, il başkanları, kadın ve gençlik kolları temsilcileri, hatta mahalle temsilcilerine kadar uzanan bir bütünlük içinde olay yerine geldiler.
Vatandaşın acısını paylaştılar, omuz verdiler, dua ettiler, yalnız bırakmadılar.
Sahada görünür olmakla kalmadılar; acının içinde gerçekten var oldular.
Bu bir algı çalışması değil, doğrudan bir sosyal aidiyet göstergesiydi.
Diğer yandan bazı siyasi yapıların ya da temsilcilerinin ise hiçbir düzeyde sahada görünmemesi dikkat çekiciydi.
Ne bir belediye yetkilisi, ne bir ilçe sorumlusu, ne de bir siyasi mesaj iletildi.
Kalabalığın içinde herkes bu durumu fark etti.
Kimse yüksek sesle söylemese de sessizce not edildi.
Çünkü bu topraklarda halk, yalnız bırakılmayı unutmaz.
Bu durum, siyasi tercihin ötesinde bir gerçeği hatırlattı:
Halk, yanında olanı unutmuyor.
İdeolojiden önce sıcak bir el, içten bir ziyaret, zor günde hissedilen bir omuz çok şey ifade ediyor.
Bir başka dikkat çekici nokta da şu:
Günümüz siyaseti, vatandaşla bağını sadece seçim dönemlerinde kurmamalı.
Vatandaş, sandıktan çok önce kararını verir.
O karar bazen bir cenazede şekillenir, bazen bir sel felaketinde, bazen bir telefonun açılıp açılmamasında…
Bu yüzden halkın gerçek sorunlarına temas etmeyen, günlük yaşamına uzak kalan her yapı, yalnızca oy değil, güven de kaybeder.
Yalnızca mecliste değil, mahallede de görünür olmalı siyaset.
Yalnızca büyük projeler değil, küçük desteklerle de var olmalı.
Kamu yöneticiliğinde de, siyasal temsilde de değişmeyen bir hakikat var:
İnsanlar kendilerini görene yakın durur.
Kimin ne söylediğinden çok, ne zaman yanında durduğunu hatırlar.
Ve o duruş, sandıkta değil, sokakta inşa edilir.
Yorumlar (1)
Tüm Yazıları