Gazeteci Yazar Adnan Sungur Sosyal Medyadan Gündemi Yorumlandı

Ünal Karaman

Siyaset Yayın: 24 Şubat 2025 - Pazartesi - Güncelleme: 24.02.2025 20:10:00
Editör -
Okuma Süresi: 10 dk.
Google News
ÜNAL KARAMAN!... Trabzonspor'a transfer olduğunda henüz 23 yaşında genç bir delikanlıydı. Türkiye'nin en gözde futbolcularının da ilk beş ismi arasındaydı. Herkes, "Üç büyükleri değil, Trabzonspor'u tercih etti" diyordu. Ancak kazın ayağı hiç de öyle değildi. Mehmet Ali Yılmaz, hem kendisine çok yüksek bir transfer ücreti ödemiş, hem de Malaytayspor'a tam 4 futbolcunun yanında o dönemki parayla 3,5 milyar lira saymıştı. Bu kadar yüksek maliyeti Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş bile kabul etmemişti. Bordo-Mavili takıma transferinin ardından henüz 10-15 gün geçmemişti ki, aramızda geçen bir tartışmadan sonra, kendisiyle ilgili teşhisi koymuş ve, "Göstermeye çalıştığı kişiliğinin arkasında çok farklı bir karakter var" öngörüsünde bulunmuştum. Trabzonspor'da her dönem ağır sakatlıklarla boğuşuyordu. Her sezon oynanan ortalama 45 maçın 15'inde sahada gözüküyor, 30 maçta ise sakatlıklarından dolayı oynamıyor, tribünde takımı seyrediyordu. Ancak transfer mevsimi geldiğinde en yüksek ücreti almak için kırk takla atıyordu. Gelişinin üzerinden çok zaman geçmeden o dönem MHP'nin Trabzon'daki güçlü ismi Koray Aydın ile sıkı dostluk kurmuştu. Onun aracılığıyla MHP tabanında önemli bir taraftar bulmuştu. Zaten tribünlere de MHP'ye yakın genç gruplar hakimdi. Ünal Karaman ne yaparsa yapsın, bu gruplar onun arkasındaydı. Takımı Hami Mandıralı sırtlıyor ama gruplar, "İmparator" diye Ünal Karaman'ı alkışlıyordu. Lemi Çelik ve Soner Boz'un isimleri solcuya çıktığı için onlar ne yaparsa yapsın, sürekli küfürlere ve tepkilere muhatap olurken, Ünal Karaman adeta krallığını ilan etmişti. Bunda bir de attığı bir golün sevincini bozkurt işaretiyle yapması başat rol oynamıştı. Zaten o tarihe kadar ilk kez bir futbolcu sahanın içinde siyasi mesaj vermemişti, bunu ilk gerçekleştiren Ünal Karaman, sonra da onu takip eden Saffet Sancaklı'ydı. Ünal Karaman, Kaptan Kemal Serdar'ın arkasında sahaya çıkmak bile istemiyordu. Sırf bu nedenle kaptan yapıldı. Dönemin teknik direktörü George Leekens, "Ünal'ı masör odasından çıkarmak için kaptan yaptık" açıklamasını yapmıştı. Kaptan olduktan sonra daha az sakatlanıyordu. Ama şu bir gerçek ki özel hayatına hiç dikkat etmiyor ve profesyonelce yaşamıyordu. Braems Urbain'in teknik direktörlüğü döneminde Bolu ve Kopenhag deplasmanlarına giderken, kafile yemeğine bir kadın arkadaşını davet etmiş, bu disipline aykırı davranışı hiç çekinmeden yapmıştı. Braems küplere binmiş, kadının masadan kaldırılmasını istemiş ama bir türlü başarılı olamamıştı. Büyük bir kriz çıkmış ama devreye giren dönemin kaptanı Kemal Serdar, asbaşkan Nevzat Ergüney ve Genel Müdür Suavi Kaptan sayesinde istifa önlenmişti. Fakat takım o moral bozukluğuyla Boluspor ile berabere kalıp, büyük yara almış, Kopenhag'a da yenilerek Avrupa Kupalarından elenmişti. Ünal Karaman ise bunlardan dolayı hiçbir sorumluluk hissi duymamış, istediği gibi at oynatmaya devam etmişti. Ünal Karaman her transfer mevsimi MHP tabanı ve güçlü isimleriyle birlikte, yine bu partiye düşünsel yakınlık duyan yeraltı dünyasından tanıdığı herkesi devreye sokarak istediği parayı alıp, Trabzonspor'u çiftlik gibi kullanmaya yıllarca devam etti. Yönetimler de onun bu siyasi gücünden korkarak, taleplerini karşılayarak durmadan sözleşme yenilediler. Ünal Karaman'ın ne kadar çıkarcı bir kişiliğe sahip olduğunu dile getiriyordum sürekli olarak... Hatta, "Para için terk etmeyeceği tek bir ilkesi bile yoktur. Milliyetçiliği de kendi çıkarı için kullanıyor" diye de net eleştiriler getiriyordum. Birçok meslektaşım ise, "Sen solcusun, o milliyetçi diye bu eleştirileri getiriyorsun. Ünal Karaman karakteri çok yüksek bir futbolcu" yorumunu yapıyorlardı. Oysa meslek hayatım boyunca hiçbir sporcuya, teknik adama ya da yöneticiye siyasi kimlikleriyle bakmamış, ürettiklerine, işlerine saygılarına göre değer vermiştim. Öyle olmasa o günlerde MHP'li, ya da sağı siyasete yakın birçok sporcuya, teknik adama ya da yöneticiye uğradıklarını düşündüğüm haksızlıklardan dolayı sahip çıkmaz, deyim yerindeyse bir tekme de ben vururdum. Oysa onların da yaşadıkları haksızlıklarda ilk karşı duran ve bayrak açan ben oluyordum. Mehmet Ali Yılmaz son kez başkan olduğunda disiplin yönetmeliğine, "tesislerde silah atmak, avlanmak ve futbolcuların odalarında her hangi bir siyasi simge bulundurmak yasaktır" diye maddeler eklemişti. Bunlar sadece Ünal Karaman içindi. Karaman bu yasaklara anında uymak durumunda kalmıştı. Sonra kaptanlığı elinden alındı ama ses bile çıkaramadı. İlkeli duruş ve, "Bana yapılan bu haksız uygulama karşısında Trabzonspor'dan ayrılıyorum" diyememişti. Daha birçok olay yaşanmış ama Ünal'dan ses çıkmamıştı. Genç futbolcuların paraları ödenmediğinde kaptan olarak kendisine şikayette bulunanlara, "Oturun oturduğunuz yerde" derken o ise parasını tıkır tıkır alıyordu. Genç oyunculara ise Lemi Çelik harçlık vererek ağabeylik yapıyordu. Sonra Mehmet Ali Yılmaz döneminde kendisiyle sözleşme pazarlık masasına oturmuştu. Ancak anlaşma olmamış, Ünal Karaman da Ankaragücü'nün yolunu tutmuştu. Gidişini haberleştirmek için Trabzon havaalanında bulunuyorduk. Ünal Karaman, televizyonculara ve gazetecilere bir açıklama yapmak istediğini söylemişti. Kameralar hazırlanmış, mikrofonlar tutulmuş, teypler açılmıştı. Ünal, "Taraftarımız şunu bilsin ki, ben buradan para konusunda anlaşmazlık yaşandığı için gitmiyorum. Farklı nedenlerim var. Yönetim bana yıllık 75 milyar lira önerdi ben ise 150 milyar lira istedim. Onlar maç başı 3 milyar lira vermek istedi, ben de 6 milyar lira talep ettim. Bir de alacaklarımın hemen ödenmesini istedim. Bu nerenle ayrılıyorum" ifadelerini kullandığında orada bulunan tüm gazeteciler bir anda bana bakmaya başladılar. Ünal Karaman uçağa yollandıktan sonra gazeteci arkadaşlar, "Sen haklıymışsın, adam para için gitmediğini söylerken, konuştuğu tek şey parasal rakamlar" demek durumunda kaldılar. Ünal Karaman futbolu bıraktı, Milli takımlarda görev yaptı. Bir gün kendisiyle röportaj yapılırken, tuttuğu takım soruldu. O da, "Dört büyük kulüpten hiçbirini tutmuyorum. Doğduğum toprakların takımı Konya İdmanyurdu taraftarıyım" dedi. 9 yıl formasını giyip, kaptanlığını yaptığı Trabzonsporlu olamamış bir kimlikti Ünal Karaman... Tüm bunlara rağmen, Ünal Karaman Trabzonspor'a yardımcı antrenör, ya da sportif direktör olarak geldi ama başarılı olamadı. Şenol Güneş'in yardımcısıyken, "Artık şarkı söylemek istiyorum" diyerek ayrıldı. Birçok takım çalıştırdı ama bir tekini bile bir tık geliştiremedi, hatta geri götürdü ve tükenmiş bir isim haline geldi. Yine de Ahmet Ağaoğlu'nun başkanlık koltuğuna oturduğu dönemde takımın başına getirildi. :Yaşanan çeşitli sorunlardan dolayı istifa kararı aldı fakat sözde Trabzonsporlu bazı büyüklerinin gazına gelerek, işine son verilmesini istedi. Trabzon'daki lobisini kullanarak gece yarısı binlerce kişiyi tesislerin önüne döktü. Sezon sonuna kadar alacağını hemen talep etti. Sabahı bile beklemedi. "Eğer şimdi paramı vermezseniz, dışarıda bekleyen taraftarların tesislere girmesine engel olmam" dediği ileri sürüldü. Gecenin yarısında geleceğe dönük de parasını alarak Trabzon'u terk ederken arkasına bile bir daha bakmadı. Teknik adamlıkta pilinin bittiğini bildiği için siyasete soyunda İYİ Parti'den milletvekili oldu. Tam bir AKP karşıtı olarak biliniyordu. Hani, "İki dünya bir araya gelse, Ünal Karaman AKP'nin saflarına asla katılmaz" diye düşünenlerin ne kadar yanıldığı ortaya çıktı. Ünal Karaman, İYİ Parti'den büyük ihtimalle yasak avlanma nedeniyle kamuoyundan tepki alması ve hakkında yasal işlem yapılmasının rolünün büyük olduğunu düşünüyorum. MHP'ye geçmedi çünkü onun iktidarın sadece payandası olduğunun farkında... Genç yaşından itibaren kural tanımayan, her türlü kuralsızlığı ve avlanmayı(!) seven Ünal Karaman, devleti tümüyle ele geçirmiş olan AKP'de siyasete devam ederse, ne yaparsa yapsın kimsenin kılına bile dokunamayacağını hesap etmiştir. Hatta, yasak avlanma nedeniyle hakkında işlem yapanları yakında sürgüne gönderirse hiç kimse şaşırmasın... Sanırım geçmişte Ünal Karaman sevdasıyla Trabzonspor'u bile hiçe sayan ama iktidara da büyük tepki gösteren geçmişin MHP'li, bugünün muhalif gençleri ne kadar büyük bir hayal kırıklığının peşinden koştuklarını görmüşlerdir. Tabii ki hala kör değillerse... Saygılarımla...
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.